Beste: Refik Talat Alpman
Makam: Hicâz
Usûl: Aksak Semâî
İcrâ: TRT Saz Sanatçıları
REFİK TALAT ALPMAN (1894 - 1947)
Refik Talat Alpman 1894 yılında İstanbul'da doğdu. Musikiye meraklı, sanattan anlayan, çağının ustalarını toplayarak evinde musiki icra ettiren, "Şirket-i Hayriye" idare meclisi üyelerinden Bekir Talat Bey'in oğludur. Eskiden Udi Refik Talat Bey, en çok Bebekli Refik Talat adı ile bilinen sanatkar daha sonra "Alpman" soyadını almıştır. Öğrenimini Saint Gabriell Fransız okulunda tamamladıktan sonra Galatasaray Sultanisi'nden mezun oldu.
Erken yaşlarda baba mesleğine intisab ederek, babasının ölümünden sonra "Liman Şirketi"nde memuriyete başladı. Darülelhan öğretime açıldıktan sonra "ud muallimliği"ne atandı. 1926 yılında açılan ilk İstanbul radyosunda ud sanatkarı olarak çalıştı. Denizyolları ve limanları müdürü iken 1946 yılında, kan basıncı yüksekliğine bağlı bir beyin kanaması geçirdi; yapılan tedavilere rağmen iyileşemedi. Hava değişimi icin Hendek'te oturmakta olan baldızına misafir gittiği sırada hastalandı; 1947 yılında ve 53 yaşında orada öldü. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Bebek Sahil mezarlığında toprağa verildi.
Sessiz, sakin yaşamayı seven, toplum içine girmeyen, ölünceye kadar Bebek'te Ehram Yokuşu'nun üstündeki köşkünde oturan, sanatını başkasının zevkine alet etmeyen, sazını içinden geldiği zaman çalan bir sanatkardı. Son derece terbiyeli, nazik bir yaratılışta olan Refik Talat Bey evine ve eşine çok bağlıydı. Hiç çocuğu olmamıştır.
Türk Musikisi'ni çok küçük yaşında evlerine gelen Rauf Yekta Bey, Kanuni Hacı Arif Bey, zaman zaman Tanburi Cemil Bey, Cemil Bey'in kardeşi Tanburi Ahmed Bey, Medeni Aziz Efendi'nin oğlu tanburi Zühdi Bey, Udi Nevres Bey, Reşad Erer, Ahmed Irsoy, Dr. Suphi Ezgi gibi sanatkarları dinleyerek tanıdı. Çocuktaki istidadi önce babası sezdi. İlk musiki hocası Zühdi Bey'dir. Sonra Kanuni Hacı Arif Bey'den makam ve usul dersleri aldı. En sonunda Nevres Bey'den ud derslerine başladı. Kısa zamanda büyük bir gelişme göstererek hocasının takdirini kazandi. Ancak o, gittikçe gelişen istidadına kendi kişiliğini ve sanat anlayışını katarak üstün bir teknik elde etmişti. Kendisinden on yedi yıl ders alan Necmi Rıza Alışkan bir hatırasında şunlan söylüyor:
"... İstanbul Konservatuvarı icra heyetinde bulunduğum sıralarda bir gün mesai odasına girdiğim zaman, arkadaşlarının melih yüzlü ve hürmet telkin eden tavırlı bir zatın etrafında ihtiram ile dizilmiş olduklarını gördüm. Kemal Niyazi Seyhun Bey bana bu zatın Şerif Muhiddin Bey olduğunu söyledi ve tanıştırdı. Kendileri bir eser okumamı arzu ettiler. Okudum, nezaket icabı beni taltif ettiler ve hocamın kim olduğunu sordular. Refik Talat Bey dediğim zaman (Sizi iki kerre tebrik ederim. Türkiye'de Refik Bey gibi ud çalan ikinci bir kimse yoktur) buyurdular".
Sözlü eserleri Bahariye Mevlevihanesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede, Rauf Yekta Bey, özellikle Ahmed Irsoy'dan öğrendi. Çok kudretli bir hanende olan sanatkar, hocalarından geleneksel ses icramızın bütün inceliklerini öğrenmiş, ve bu tekniği öğrencilerine öğretmiştir. Ahmed Irsoy, öğrencileri arasında Refik Talat Bey'in ayrı ve seçkin bir yeri olduğunu her zaman söylermiş. Necmi Rıza Ahıskan bir eser için Ahmed Irsoy'a başvurduğunda: "Evladım! Görüyorsunuz ki artık okuyamıyorum. Refik bu eseri sana meşk etsin. En ufak bir tahriften muarradır" demiş.
Gerek İstanbul radyosunda, gerekse Darülelhan'da uzun yıllar birlikte bulunan Mesud Cemil ve Ruşen Kam, saz ve ses icrasında ud ustalığından sık sık söz ederler, Nevres Bey'in icrasından daha teknik bir yol izlediğini ve üstün bir başarı elde ettiğini söylerlerdi. Maalesef plak doldurmamış ve icrasından bir örnek günümüze gelmemiştir.
Refik Talat Bey çok öğrenci yetiştirmiştir. Bunlar arasında Udi Hayriye Örs, Dr. Cemal Kamil, avukat Suat Bey, özellikle saz ve ses icrasında büyük bir başarı elde etmiş olan Cennet Hanım sayılabilir. Musikiyi bir meslek ve geçim aracı saymadığından, bu yan uğraşı "ruh gıdası" saydığından, amatör bir çizgiden uzaklaşmamıştır.
Alpman'ın eserleri arasında, özellikle saz eserlerinde belli bir orjinalite vardır. Az ve güzel eserler vermiştir. Geleneklere bağlı kalmakla beraber belirgin bir Batı etkisi sezilir. Makamları ve modülasyonlar iyi kullanmıştır. Sekiz saz semaisi ile bir şarkısı biliniyor
Kaynak:Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi
Acemaşiran-Saz Semaisi
Hicaz-Saz Semaisi
Hüzzam-Saz Semaisi
Kürdilihicazkar-Saz Semaisi
Mahur-Saz Semaisi
Nihavend-Saz Semaisi
Suzinak-Saz Semaisi
Ещё видео!