İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre, her insanın yiyecek, giyecek, konut, sağlık hizmetleri ve gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere; kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahını sağlayacak uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır. Bu kağıt üstünde böyle tabii…
Temel insan haklarına erişememek; geleceğe dair umudunu, yaşama isteğini kaybetmek, çocukların da bu yoksulluk döngüsünün içinde kalması... Tüm bunlar belki de adına modernlik, çağdaşlık, muasırlık denilen iddianın sonuçları. Öyle ya büyük ve gösterişli yapılar, yapılanmalar için onları inşa edecek emekçi kesimlere ihtiyaç var.
Türkiye’de yoksulluk ve yoksunluk bir “kader” bir “fıtrat” meselesi olarak ele alınıyor. Ne de olsa emekçiler sınıf varsıllara hizmet için bu dünyadalar. Yoksulluk da zaten herkese nasip olmayan bir şey. Hatırlayın, Yeşilçam’daki zengin erkek ve fakir kadın temalı filmleri; yoksul ama mutlu, varsıl ama mutsuz...
Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezinin her ay yaptığı araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gereken tutar 7 bin 300 Türk Lirası. Tabii ki bu sadece gıda için gereken miktar, gelin şimdi hane halkı tüketim harcamaları esas alındığında yani eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderlerle birlikte bir ailenin yapması gereken harcamanın minimum rakamına bakalım: Tam 25 bin 252 Türk Lirası.
Tablo böyleyken biz de yoksulluk üzerine konuşalım istedik.
İnsanlar nasıl mücadeleler veriyor? Yoksulluğu geçtik, aç yetişkinler, aç çocuklar ne olacak? Durumun vehameti o kadar ağır ki söyleyecek söz bulmak çok zor.
Bu yüzden en iyisi sözü yoksul ve aç ailelere saha çalışmalarıyla hak temelli dayanışma sağlayan Derin Yoksulluk Ağı ve Açık Alan Derneği Kurucu Üyesi, İletişim Koordinatörü Şeyma Duman’a bırakalım; bakalım kendileri sahada neler gözlemlemişler?
Konuk:
Şeyma Duman - Derin Yoksulluk Ağı ve Açık Alan Derneği Kurucu Üyesi
Ещё видео!