[ Ссылка ] Balkanların yeşil güzelliği Saraybosna'nın adı 3 yıl süren Bosna savaşının ağırlığıyla anılıyor ve bu belki de sonsuza dek bu şekilde devam edecek. Bosna toprakları 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yapılan en büyük kıyıma şahitlik etti. Geçen 20 yılın ardından Balkanlar'da kanama durmuş olsa da yaranın izi yerli yerinde.
Tam 20 yıl önce 1 Mart'ta Slovenya ve Hırvatistan'ın ardından Bosna-Hersek de Yugoslavya'dan ayrıldığını, bağımsızlığını ilan etti.
Uluslararası toplum Bosna Hersek'i referanduma yöneltti. Sırplar boykot ederken Hırvat ve Boşnaklar yüzde 99 oranında "evet" dedi ve... Barutun yanına ateş düştü.
Haber bülteninde savaşın başladığını ilk duyuranlardan, gazeteci Senad Hadzifejzoviç'in hafızasında o günün ağırlığı halen bütünüyle tazeliğini koruyor:
"1992 yılının 1 Mart-2 Nisan arasındaki dönemini çok net olarak hatırlıyorum. O günlerde sürekli olarak "savaş olacak" diyorduk. 2 Nisan 1992'de haber bültenine şöyle başladım: "İyi akşamlar. İşte savaş başladı." Bu bir gazetecinin dünyada kurabileceği en korkunç cümlelerden biri. Herkes savaşın başlayacağını biliyordu."
Bir ay süresince Birleşmiş Milletler'den, Amerika ve İngiltere'den diplomatlar savaşı engellemek için çaba gösterdi, fakat 6 Nisan'da ilan edilmesine engel olunamadı. İnsanlığa karşı suçlar, toplu kıyımlar, toplama kampları, tecavüzler ve etnik temizlik. NATO müdahalesine kadar sürecek ve 100 bin kişinin canına malolacak korkunç bir savaş.
Eski Devlet Başkanı Aliya'nın oğlu Bekir İzzetbegoviç göz göre göre ve savunmasız bir şekilde hedef tahtasına konulduklarını ifade ediyor:
"Uluslararası toplumun Bosna-Hersek için olduğu kadar enerji, para ve zaman harcadığı çok az ülke vardır. Ancak şimdi geçen 20 yılın ardından bakınca yeterli kararlılığın olmadığını da net bir şekilde görebiliyoruz. Bağımsızlığımızı tanıdılar hatta bunu bizim ilan etmemizi istediler fakat sonrasında da bize karşı ambargo başlattılar. Bunu sadece Bosna-Hersek savunmasına zarar vereceğini göre göre yaptılar ve bizi korumayarak katledilmemize imkan tanıdılar."
Savaşı sonlandıran Dayton Anlaşması farklı etnik grupların birlikte yaşadığı bir Bosna-Hersek fikrini temel alıyor. Belki savaş süresince korkunç kıyımlar yapılmamış ve nefret tohumları ekilmemiş olsaydı bu anlaşmaya daha büyük bir güven duyulabilecekti. Ancak 20 yıl içinde görünen o ki toplumlar arasında tam bir uzlaşmaya varılamamış. Ülke siyaseti sürekli olarak krizin eşiğinde duruyor, ekonomi güven vermiyor ve halkın yarıya yakını fakirlik sınırında yaşıyor.
"Bosna Hersek halkı fakirlikle, korku içinde ve kalp kırıklığıyla yaşıyor. Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar diye ayırarak söylemiyorum. Bu ülkede halkın çoğunluğu böyle yaşıyor."
Bu ifadelerin sahibi olan hukuk profesörü Zdravko Grebo'ya göre Bosna-Hersek'te bugün acı ortak ve kimseye kimlik sormuyor.
Ещё видео!