Zümer 53. Ey Resulüm! De ki: ″Ey nefisleri üzerine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah’u Teala günahların hepsini bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.″
İzah: Bu Ayet-i Kerime’nin nüzul sebebine dair İbn-i Abbas Radiyallahu anhuma’dan şu hadise anlatılmıştır:
Müşriklerden bazı kimseler, çok kişiyi öldürmüşler ve çok zina etmişlerdi. Bunlar Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’e geldiler ve ″Senin söylediğin ve kendisine çağırdığın şüphesiz güzeldir. Keşke yapmış olduklarımıza keffaret olacağını bize haber vermiş olsan″ dediler. Bunun üzerine Sure-i Furkan, Ayet 68-70’teki: ″Ve onlar, Allah ile beraber başka ilah edinip ona ibadet etmezler. Allah’u Teala’nın öldürülmesini haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Bu nehyedilenleri kim yaparsa, Esame’de (Cehennemde bir kuyuda) cezasını çeker.* Mahşer günü azabı kat kat artırılır ve orada zelil olarak ebedi kalır.* Ancak tevbe eden ve iman eden ve salih amelde bulunan müstesna. Artık Allah’u Teala onların günahlarını sevaplara çevirir. Allah’u Teala çok bağışlayandır, çok merhamet edendir″ buyruğu ve Ey Resulüm! De ki: ″Ey nefisleri üzerine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin…″ diye devam eden Sure-i Zümer, Ayet 53 nazil oldu.[1]
Allah’u Teala’dan ümit kesilmemesi hakkında Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem şu hadiseyi anlatmıştır:
Sizden evvelki ümmetler içinde bir adam vardı ki, doksan dokuz insan öldürmüştü. Bu zat, yeryüzü insanlarının en aliminin kim olduğunu sordu. Kendisine bir rahip gösterildi. O da rahib’e gelerek kendisinin doksan dokuz kişi öldürdüğünü ve tevbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sordu. Rahip: ″Hayır edilmez″ diye cevap verdi. Bu cevap üzerine katil, o rahibi de öldürdü. Bununla sayıyı yüze tamamladı. Sonra yine yeryüzü halkının en alimini sordu. Ona alim bir kimse gösterildi. Onun yanına gelince (kendisini işaret ederek): ″Bu adam yüz tane insan öldürmüştür. Acaba Onun için bir tevbe yolu var mıdır?″ dedi. O: ″Evet vardır. İnsan ile tevbesi arasına kim girebilir? Sen, filan yere git. Çünkü orada Allah’a ibadet etmekte olan birtakım insanlar vardır. Sen de onlarla beraber Allah’a ibadet et ve sakın bir daha kendi memleketine dönme. Çünkü orası kötü bir çevredir″ dedi. Bunun üzerine adam gitti. Nihayet yolun yarısına vardığı zaman eceli geldi. Bu sefer rahmet melekleri ile azap melekleri çekişmeye başladılar: Rahmet melekleri: ″Bu adam tevbe ederek ve kalbi ile Allah’a yönelerek geldi″ dediler. Azap melekleri de: ″Bu adam hiçbir hayır işlememiştir″ dediler. Bu sırada insan kılığında başka bir melek geldi. Her iki taraf bu meleği aralarında hakem yaptılar. O melek: ″Şimdi siz buradan itibaren, geldiği yer ile gideceği yerin mesafesini ölçün. Bulunduğu bu yer, hangisine daha yakın ise bu kimse oraya ait olur″ dedi. Melekler mesafeleri ölçtüler ve adamın gitmek istediği yere daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldılar.[2]
Bu Ayet-i Kerime‘ye göre tevbe, günah işleyenlerin günahlarından kurtulmaları için Allah’ın onlara tanıdığı bir imkandır. İnsan ne kadar çok günah işlerse işlesin, Allah’tan ümidini kesmemelidir. Mü’min, Allah’tan ümidini kesmez.
Bu Ayet-i Kerime hakkında Hz. Ali de şöyle buyurmuştur:
Kur’an-ı Kerim’de; Ey Resulüm! De ki: ″Ey nefisleri üzerine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin…″ diye devam eden ayetten daha geniş bir ayet yoktur.
Yine bu hususta Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
″Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder ve yerinize günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları da affederdi.″[3]
Allah’u Teala, kullarının günahlarını tevbe istiğfar ettikleri sürece affeder. Kulların da, ″Allah’u Teala nasıl olsa affeder″ diyerek günah işlememeleri gerekir. Bu husus Sure-i Lokman, Ayet 33’te: ″… Şeytan da sizi Allah ile (O’nun affına güvendirerek) aldatmasın″ diye geçmektedir.
Yine Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
″Allah’a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki, Allah’u Teala gafletle oyalanan kalbin duasını kabul etmez.″[4]
[1] Sahih-i Buhari, Tefsir-i Zümer 1.
[2] Sahih-i Müslim, Tevbe 8 (46).
[3] Sahih-i Müslim, Tevbe 2 (11).
[4] Sünen-i Tirmizi, Daavat 66.
Ещё видео!