Dünya tiyatro tarihinin en ünlü tiradıyla başladık bu sefer de! To be or not to be! Gözünüzün önüne getirin şimdi: Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu! diyor Hamlet sahnede. Hangi tiyatronun sahnesi siz seçin, Hamlet’inizi de gönlünüze göre alın sahnenin ortasına. Artık hangi sevdiğiniz oyuncuyu çekiyorsa canınız. “Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi” cümlesini de söyletin muhakkak hayal kahramanınıza. Ben pek severim o lafını. Eline sakın bir kafatası vermeyin, bütün o karikatürlerde, çizimlerde olduğu gibi. Orada değil kurukafanın rolü, o daha sonra çıkacak sahneye. Zaten eti çekilmiş kemiklerinden, gözünün feri sönmüş ama yine de koskoca Hamlet karakterinden rol çalmayı sürdürüyor yüzyıllardır. Bari siz izin vermeyin buna.
Bu kez öyle bir konuğum var ki hattın öbür ucunda, ondan Shakespeare hakkında bilmediğimiz birçok şey öğreneceğiz birlikte, bazı yanlış bilgileri de temize çekeceğiz. Hamlet’i de yatıracağız şöyle bir terapi koltuğuna, tiyatro tarihçisi gözlüklerini takıp baştan ayağa inceleyeceğiz; yanı başımızda fırfırlı yakaları, elinde kuş tüyü kalemi, bir yerlerde mürekkep hokkası, yazmaya her an hazır bir Shakespeare olacak. Eh adamın tabiatı böyle, yazmadan duramaz. Evet efendim konumuz Hamlet, konuğumuz birçok Shakespeare çevirisi olan Türkiye’nin en önemli çevirmen ve dramaturglarından gazeteci, yazar Zeynep Avcı. Yine size hem çok donanımlı hem de sohbeti pek keyifli bir konuk çağırdım. Ben bayılırım onun sohbetine, siz de çok seveceksiniz. Unutmayın bakın bu iyiliğimi. Hazır mısınız şöyle birkaç yüzyıl geriye gitmeye… Madem öyle! Shakespeare’in renkli dünyasına hoş geldiniz!
Yok yeterince eğitimli değildi! Soylu bile değil, sarayı mı görmüş? Nerden bilecek Venedik’i gitmiş mi, var mı bir seyahat tecrübesi? Hem para kazanmayı da biliyor, o zaman yazar olamaz değil mi? Vasiyetinde kitaplardan söz edilmiyor bile, okumamıştır da bu. Bir ekip yazmıştır onun eserlerini, belki de Francis Bacon ya da Oxford kontu, yok yok en doğrusu Christopher Marlowe olsa gerek tüm bu oyunların müellefi, hatta belki de kraliçe, ta kendisi, ne de olsa eli kalem tutan, bilgili, görgülü bir kadın bizim I. Elizabeth değil mi? İşte böyle uzayıp gidiyor William Shakespeare hakkındaki tartışmalar, tevatürler…
Doğum tarihini bile tam olarak bilmiyoruz bizim muamma William’ın aslına bakarsanız. Ama 26 nisan 1564’de Stratford-Upon-Avon kasabasının Holy Trinity kilisesinde vaftiz edildiği kesin. Eh o zaman üç aşağı beş yukarı biliyoruz sayılır dünyaya arzı endam ettiği günü. Babası John deri tabaklayan, eldiven üreten bir tüccar. Annesi Mary biraz daha varlıklı bir aileden geliyor. Stratford’daki Henley caddesinde bir evde yaşıyor aile. İsterseniz çiçeğinizi alıp gidebilirsiniz William’ın doğum yerine, dünyanın dört bir yanından gelen hayranlarıyla birlikte gezebilirsiniz evi. Günümüzde arabayla Londra’dan 1 saat 53 dakika sürüyor, baktım Google maps’e. Ama yok, sağdan direksiyon kullanamam, bana uymaz diyorsanız. Bisiklet yolundan, pedalları çevire çevire 9 saat 37 dakika. Bisikletle uzun sürüyor diyebilirsiniz haklı olarak, ama artık tren seferlerini falan söyleyemeyeceğim.
Erkek çocukların eğitim alabildiği bir kasabadır Stratford. William da bu imkanları kullanır iyi bir eğitim alır ama sadece 15 yaşına kadar. Okuldan neden ayrılır, ayrıldıktan sonra ne yapar onu da tam bilemiyoruz. Muhtemelen babasının atölyesinde çalışmıştır diyor kaynaklar. Kasabaya çeşitli tiyatro topluluklarının geldiğini, hatta bizim küçük William’ın sahneye çıkma fırsatı da bulduğunu söylüyorlar. 18 yaşında iken 26 yaşındaki Anne Hathaway ile evlendiğini de biliyoruz. Sağolsun kilise kayıtları! Bu ani evlilikte Anne’in hamile kalmasının da payı olduğunu söyleyenler de var. Çiftin üç çocukları oluyor. Bir kızları, bir de biri kız biri oğlan ikizleri. İkizlerden erkek olanı, ki adı Hamnet 11 yaşındayken veda ediyor hayata.
Shakespeare’in adını yazar olarak ilk kez 1592 tarihinde duyuyoruz. O güne gelene kadar arada yine bazı boşluklar…! Belki de bir tiyatro topluluğuna katılmış kasabayı terk etmiştir diyor yine bazı kaynaklar. Zaten adı da ilk kez Londra’daki bir tiyatronun kayıtlarında geçiyor. Sonra 1593’de Venüs ve Adonis adlı bir şiirle William Shakespeare adı ilk kez basılı kağıtların üzerinde…1594 yılında yayımlanan ilk oyunu Titus Andronicus oluyor, ama daha önce başka oyunlar da yazmış olduğu tahmin ediliyor. Ne de olsa oyunları sahnelensin diye yazıyor bizim William, basılsın diye değil.
#benokurum #denizyücebaşarır #hamlet #williamshakespeare #zeynepavci #işbankasıkültüryayınları
Ещё видео!