Birinci Dünya Savaşı'nı kaybetmiş, Mondoros'ta mütareke imzalayıp teslim olmuştuk. İstanbul henüz resmen olmasa da artık müttefik güçlerin işgali altındaydı. İngiliz, Fransız ve İtalyan birlikleri ve sömürgelerden getirilmiş renk renk askerler şehrin dört bir tarafını tutmuşlardı.
Ermeniler'in yaygaraları, o günlerde de gündemin ilk sırasındaydı. ‘‘Tehcirde görev aldıkları’’ iddia edilen eski idareciler işgal kumandanlarının talimatıyla tutuklanıyor, bu iş için özel mahkemeler kuruluyor ve Ermeni iddiaları bitmek tükenmek bilmiyordu.
İşgalciler arasında bir üstünlük ve şehre hakim olma yarışı vardı. Meselá Londra, İstanbul'daki İngiliz kumandanı General Wilson'a henüz şehre gelmemiş olan Fransız Doğu Orduları Başkumandanı General Franchet d'Esperey'i tanımaması için talimat göndermişti.
#Franchetd'Esperey, 1918'in 23 Kasım sabahı bir savaş gemisiyle İstanbul'a ulaştı. Tam adı Louis Felix Marie François Franchet d'Esperey idi ve Marne cephesinde kumanda ettiği 5. Ordu'nun Alman birliklerini püskürtmesinden sonra Fransa'da milli kahraman olmuş ve ‘‘Doğu Orduları Kumandanlığı’’na getirilmişti.
Fransız general, karaya Dolmabahçe rıhtımından ve Ermenilerle Rumlar'ın sevgi gösterileri arasında çıktı. Beyoğlu'nun girişinde bulunan ve şimdi Fransız konsolosluğu olan o zamanın Fransız büyükelçiliğine gitti ama karşılamadan memnun olmamış, azınlıkların tezahüratını şánına láyık görmemişti. Birkaç gün sonra, yeniden gelmek üzere şehirden ayrıldı.
BÖYLE HAKARET GÖRMEDİK
Franched d'Esperey, şehre 1919'un 8 Kasım'ında döndü ve Fransa'dan gördüğümüz hakaretlerin en büyüğünü işte o gün yaşadık.
General karaya bu defa Sirkeci'den çıktı, 21 páre top atışıyla karşılandı ve gazetecilere ‘‘Dolmabahçe Sarayı'nda kalacağını’’ söyledi. Sarayda o sırada devrin hükümdarı Sultan Vahideddin yaşıyordu. Franched d'Esperey şehri ‘‘fethetmiş’’ havasındaydı, Fatih Sultan Mehmed'i taklid edercesine beyaz bir ata bindi, ‘‘Dolmabahçe'ye yerleşmesine kadar’’ ikámetgáh ve karargáh olarak kullanacağı Fransız Büyükelçiliği'ne at üzerinde gitti. Ermeniler, bu defa generalin ‘‘şánına láyık’’ bir hazırlık yapmışlardı. Sirkeci'den Tünel'e, oradan da Taksim'e kadar uzanan güzergáha binlerce Ermeni yığılmıştı, generalin geçeceği yollar konfetilerle süslenmişti ve hemen her köşede bir bando çalıyordu. İstanbul'daki azınlıklar, ‘‘kurtarıcılarını’’ şık bir şekilde karşılayıp onu memnun edebilmek için ellerinden geleni yapmadaydılar!..
TEK BİR YAZI KÁFİ GELDİ
İşgal, işgalden sonra yaşanan beyaz at hadisesi ve Ermeniler'in şımarıklıkları İstanbul'un Müslüman halkında moral bırakmamıştı. Şehir, 8 Şubat gününü bir matem havası içinde geçirdi.
Şehre çöken hüzünlü hava, aradan 24 saat bile geçmeden dağıldı ve bunu ‘‘Hadisat’’ gazetesinde sansür engelini gizlice aşabilerek yayınlanan bir makale sağladı: Asıl vazifesi idarecilik olan, valiliklerde bulunan ama yazılarıyla ve şiirleriyle o günlerde herkesin tanıdığı bir edebiyatçı-gazetecinin, Süleyman Nazif'in kaleme aldığı ‘‘Kara Bir Gün’’ başlıklı makale... Süleyman Nazif, Ermenilerin bir gün önce yaptıkları taşkınlıkların Türkler'in kalbinde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtığını söylüyor, ‘‘Almanlar 1871'de Paris'i işgal ettikleri zaman Fransızlar bizim kadar hakaret görmemişlerdi’’ diyor, ‘‘Biz buna müstehak değildik diyemeyiz. Müstehak olmasaydık, bu felákete düşmezdik. ...Kader defterimizde böyle bir kederli satır da gizli imiş’’ diye yazıyor ama ümidlerin kaybolmamasını istiyordu.
General Franchet d'Esperey, makalenin tercümesi önüne konduğunda çılgına dönmüştü. Yazının onu en fazla sinirlendiren tarafı 1871'deki Alman işgalinin hatırlatılmasıydı, zira Marne cephesinde kazandığı zaferle eski yenilginin intikamını aldığına inanıyordu. Kurmaylarına ‘‘Bu adamı derhal bulun’’ dedi. ‘‘Bulun ve derhal yokedin!’’.
Devlethan Arşiv Kanalı , size geçmişin otantik ve canlı bir deneyimini sunmak için eski siyah beyaz görüntüleri geri yüklemeye ve yüksek kaliteli renklendirilmiş sürümler oluşturmaya adamıştır.
Biraz geçmişe gidiyoruz. İzlediğiniz görüntüler bizi muazzam bir yolculuğa çıkarıyor. Video sahnelerinin, gelişmiş yapay zeka yazılımı aracılığıyla hareketleri dengelendi, hız düzeltmesi yapıldı, geliştirildi ve renklendirildi.
Bu videoda, eski siyah beyaz film çekimlerini herhangi bir manuel renklendirme olmadan geliştirmemize ve otomatik olarak renklendirmemize olanak tanıyan yeni bir olguyu keşfediyoruz.
✔ Videoda yapılan işlemler:
✔FPS, saniyede 60 kareye yükseltildi.
✔Görüntü çözünürlüğü Full HD yükseltildi.
✔Geliştirilmiş video netliği ve parlaklığı sağlandı.
✔Yalnızca ambiyans için renklendirildi.
✔Restorasyon (stabilizasyon, gürültü giderme, temizleme, bulanıklık giderme.)
Lütfen, renklendirme renklerinin gerçek olmadığını, renklendirmenin sadece ambiyans için yapıldığını ve gerçek tarihsel verileri temsil etmediğini unutmayınız!
.
Video Düzenleme, Geliştirme ve Renklendirme: Kadir Tanrıkulu
İstanbul'un İşgalinde Kara Bir Gün 8 Kasım #1919
Теги
renkli coloring colorized 4k60fps stabilizer yapayzekaistanbul4kwalk istanbul4kultrahd eskiistanbul istanbulturkeytürkiye Upscale 60fps intelligenceafyon afyonkarahisar eskişehir kurtuluşsavaşı büyüktaarruz renkliatatürk mustafakemalatatürk gazimustafakemalatatürk 4k60fps 4kosmanlı izmir izmirinişgali izmirkordon izmirkonak osmanli osmanlidevleti 4k60fps 4kosmanlı osmanlidevleti halep suriye