20. Yüzyılın politik çalkantıları içinde sanat felsefesinin en önemli problemlerinden biri sanatın toplumsal gerçeklikle olan ilişkisi ve sanatın dönüştürücü gücünün imkân ve sınırlılıklarıdır. Kant’ın sensus communis kavramı, Alman romantiklerinin sanatın özerkliği düşüncesi, Hegel’in sanatın sonu tezi ile Marx’ın ideoloji eleştirisi bir arada düşünüldüğünde 20. Yüzyılda sanatın kültür endüstrisinin bir tüketim ve propaganda aracına indirgenmesinin yarattığı kriz karşısında bir yandan hala estetik deneyimin ve sanat yapıtının özerkliğini savunan, bir yanda ise sanata ideoloji yoluyla üstü örtülmüş toplumsal gerçekliği açık etme ve/veya onu yeni bir biçimde kurma görevi yükleyen çeşitli görüşlerin en kristalize şekilde karşı karşıya geldiği tartışma Benjamin, Lukács ve Adorno arasında yaşanmıştır. Bu derste sanat ve politika ilişkisinin 20. Yüzyılın çeşitli felsefe akımlarının sürekli karşı karşıya
geldiği atmosferinde adı geçen üç düşünür tarafından nasıl farklı şekillerde ele alındığı serimlenecek ve söz konusu tartışmanın günümüzde sanat ve politika ilişkisini düşünmek için açtığı imkanlar üzerine katılımcılarla beraber düşünülecektir. Edebiyat kuramı merkezi olmak üzere düşünürlerin tiyatro, sinema ve müzik gibi sanat dalları hakkındaki görüşleri, ele aldıkları kimi tekil sanat yapıtları üzerinden tartışılacak; katharsis ve mimesis gibi Antikçağ’dan beri tartışıla gelen kavramların yanı sıra diyalektik imge, estetik olumsuzluk, eleştirel gerçekçilik gibi, düşünürlerin özgün kavramları da birbirleriyle ilişkilendirilerek ele alınacaktır. (2021 SANAT FELSEFESİ KAMPI)
Gelecek etkinliklerimizden haberdar olmak için: [ Ссылка ]
Ещё видео!