Bugün sizlerle uyku ve uyku bozukluklarına ilişkin paylaşımda bulanacağım. Uyku dediğimiz zaman doğumdan sonra yaşamımız boyunca her gün özellikle gece saatlerinde bilinç kaybı olarak tanımlayabileceğimiz bir fizyolojik durumdur. Uyku 6 ile 8 saat arasında günlük aktiviteyle, yaşla ve cinsle değişen bir olgudur. Uyku normalde fizyolojik ve metobolik fonksiyonları vardır. Uyku sırasında hasarlanmış organların hastalıkları yapılacak yeni düzenlemeler yapılır. Sağlıklı bir uykuyu uyuyan kişiyi ne hastalıklarla ilgili ne de diğer şeylerden herhangi bir yaşam boyunca karşılaşmaz diyebiliriz. Ancak bazı durumlar vardır ki uykuyu bozar. Bu uykuyu bozan şeyleri şöyle sıralayabiliriz. Aşırı kilolu olmak, bazı hastalıklarda özellikle kas ve eklemlerden gelen ağrılar ve günlük streste uykuyu bozan temel nedenlerdir. Horlama dediğimiz zaman tıkanmanın ilk bulgusu olarak söyleriz. Horlaması olan kişinin soluk borusunun başlangıç kısmı daralmış ve yuvarlak hale gelmiştir. Daralmış ve yuvarlak hale gelmiş yerden geçen soluk havası soluk borusunun başlangıcında bir türbülans oluşturur. Bu türbülans nedeniyle de küçük dil, yumuşak damak ve bademciklerde bir titreşimler oluşur. Bu titreşim ile çıkan sese biz horlama deriz. Titreşimler devam ederse, yani horlamalar devam ederse belli bir dönem sonra titreşen organlar titreşime bağlı olarak irileşir, ağrılaşır, kalınlaşır ve soluk borusunun tıkacı haline gelir. Uykuya geçmeden önce kaslar yardımı ile yukarıda tutulan bu yapı uykuya geçince gevşer, gelir ve soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun 10 sn. ve üzerinde kapalı kalmasında biz apne deriz. Uykuyu bozan en önemli olay bu apnelerin oluşmasıdır. 10 sn. sonra vücutta şunlar oluşur: oksijen azalır hızla, karbondioksitte dışarı atılamadığı için hızla yükselir. Karbondioksitin yükselmesi, oksijenin azalması, organizmanın uykuda panik yaşamasına neden olur. Panik yaşayan organizma uyanmak zorunda kalır. Uyanır, az önce bahsettiğimiz küçük dili, yumuşak damağı ve bademcikleri yukarıdan tutan kaslar tekrar çalışır, soluk, borusu açılır, oksijen tamamlanır, karbondioksit düşürülür, beyin tekrar uykuya girer, yeniden kapanır. İşte kapanma sayısı ve süresi ne kadar çoksa kişi ertesi gün o kadar yorgun, halsiz, uykulu halde olur. Bu halin yanında şu hastalıkları biz uyku bozuklukları olan kişilerde, tıkanma olan kişilerde sık görürüz. Şeker hastalığı, tansiyon, kalp hastalıları, aşırı kilo alma gibi durumları çok görürüz. Bu durumda olan kişiler mutlaka ve mutlaka bir uyku merkezine gitmeli, uykusunun teşhis edilmesini sağlamalıdır.
www.bolgehastanesi.com
[ Ссылка ]
[ Ссылка ]
[ Ссылка ]
Ещё видео!