Basın özgürlüğü, basının ortaya çıkmasından bu yana dünyada en büyük sorunların başında gelmektedir. Tanımı ve sınırları günümüzde de halen tartışma konusu olsa da temelde sansürün uygulanmadığı bir medya olarak görülüyor.
Basın özgürlüğünün, bir temel hak ve özgürlük olarak yerini alması ilk olarak 1787 tarihli ABD Federal Anayasasına 1791 tarihinde eklenen 1. ek madde ile olmuştur.
Bu hükümle, Kongrenin basın özgürlüğünü sınırlayan kanun yapamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Bunun ardından birçok devlet anayasalarında basın özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler yapmıştır.
Ülkemiz çoğu konuda olduğu gibi basın özgürlüğü açısından da, anayasal gelişmeler temel olmak üzere gelgitler yaşamıştır. Bazen özgürlük rüzgârları esmiş, çoğu zaman ise sınırlamalar başrol oynamıştır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayınladığı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye, 180 ülke arasında 154'üncü sırada.
Türkiye'nin tutuklu gazeteci sayısında da Çin’den sonra ikinci sırada olduğu belirtiliyor. Dışarıdaki gazeteciler de soruşturma, dava hatta fiziki saldırılara maruz kalıyor.
Ayrıca Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2020 yılına ilişkin raporunda Türkiye'de internet medyasına yönelik sansürün arttığı da belirtildi.
Rapora göre 2019 yılında en az 586 haberin internette sansürlendiği vurgusu ise sadece geleneksel değil aynı zamanda yeni medyanın da sansürden muaf olmadığının altını çizmekte.
Türkiye’de gazeteci veya basın çalışanıysanız aslında kendinizi sürekli daralan bir çember içinde görmeniz ve çemberin sürekli daralıyor olması özellikle panik atağınız varsa katlanılabilir gibi değil.
Ziya Gökalp’in yaşadığı bir olay üzerine kurduğu cümleleri ülkemizin durumunu çok iyi anlatmaktadır aslında. Abdülhamid döneminde muzır faaliyetlerinden dolayı tutukluyken uzun zamandır hapiste bulunan yaşlı bir Jöntürk’le tanışmıştır.
Yaşlı adam ona şu vasiyette bulunur: "Ben göremem ama sen gençsin, ülkemizin özgürlüklere kavuşacağı günleri göreceksin. O zaman hiç durmayın, kafanızda olan ve her gün konuştuğunuz bütün konuları yazın ve yayınlayın. O özgürlük günleri de fazla uzun sürmeyebilir. Ama fikirler bir kere yazıya dökülürse bir daha kaybolmaz."
Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi tarihine baktığımızda, dönem dönem geniş özgürlükler sunulduğunu; hemen bu özgürlük dönemlerinin ardından ise, bu özgürlükten rahatsız olan kesimlerin sınırlamaları ön planda tutulmuştur.
Özgürlük dönemlerinde söylenenler, söyleyen basın mensuplarının ve tarihimizin yanına kar olarak kalacaktır.
Türkiye’de sansürün kaldırılmasının 112. yıl dönümünde bayram olarak kutlanılması gereken bu gün gazeteciler tarafından basın özgürlüğü için mücadele günü olarak görülüyor ki bu da sansüre daha fazla maruz kalınan bir dönem için olası bir davranış aslında.
Bizler de bu günün hakkını vermeli düşünce ve kanaatlerimizi söz, yazı resim veya başka yollarla sıklıkla dile getirmeli basının hür ve sansür edilemez olduğu vurgusunu gelecek nesillere sıklıkla hatırlatmalıyız.
SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ:
-----------------------------------------------------
Twitter: www.twitter.com/yeninesilonline
Instagram: www.instagram.com/yeninesilonline
Facebook: www.facebook.com/yeninesilonline
Türkiye'nin 2020 Basın Özgürlüğü Karnesi
Теги
Türkiye'nin Basın Özgürlüğü Karnesitürkiyede basın özgürlüğübasın özgürlüğübasıntutuklu gazetecilerözgürlükifade özgürlüğüsansürözgür basıngazetecilik3 mayıs basın özgürlüğü3 mayıs dünya basın özgürlüğü günüotosansüryeni nesil onlinebasın özgürlüğü nedirtürkiye basın özgürlüğütürkiyenin Basın Özgürlüğü Karnesitutuklu gazeteciler neden tutuklandıdüşünce ve ifade özgürlüğütürkiyede ifade özgürlüğü var mı3 mayıs basın özgürlüğü günü