İsmail Yaşar ile Kur'ân-ı Anlıyorum, Kelime Manalı Meal ve Tefsir,
Kırık Meal Dersi: 88, 4.cüz, Nisa Sûresi: 15-19, Sayfa: 79
Kur'ân-ı Mecîd Meali:
15 Kadınlarınızdan öyleleri ki; (zina gibi) en çirkin işi yapmışlardır, işte sizden olan (erkek, ve mümin) dört kişiden onlar aleyhine şâhitlik yapmalarını isteyin! Eğer (vasıfları tutan dört kişi, o kadınların zina yaptığına dâir) şâhitlikte bulunurlarsa, (ecelleri gelerek) ölüm kendilerini alıncaya yahut Allâh onlar için (farklı bir hüküm beyan etmek suretiyle) bir yol tayin edinceye kadar kendilerini evlerde tutu(p hapsedi)n!
Ulemâ bu âyet-i kerîmenin neshedildiği hakkında görüş birliği içindedir ki, zaten ileride neshedileceği, âyet-i kerîmenin kendisinden de anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Hattâbî (r.a)ın da beyanı vechile; bunu “Nesh” olarak görmektense, âyet-i kerîmede geçen: “Allâh onlar için bir yol tayin edinceye kadar” ifadesindeki kısa ve kapalı ifadenin sonradan açıklanması olarak değerlendirmek daha uygun olabilir. Nitekim bu âyette geçen kapalı hüküm, Nûr Sûresi 2. ayet-i kerimede geçen “Had ayeti” ve lafzan neshedilip, sahih hadislerle hükmünün geçerliliği sabit olan “Recm cezası” ile açıklanmıştır. Gerçi “Nesh” tabirinin tarifleri arasında bu suret de yer almıştır. İslâm’ın başlangıç döneminde zina eden kadınların cezası böyle tespit edilmişken, daha sonra evlilik geçirmeden önce zina edenlere yüz sopa, evlilik geçirdikten sonra zina edenlere ise, taşlanarak öldürülme anlamında recm cezası getirilmiştir. Ancak şunu da belirtelim ki; İslâm bu konuda şâhitlik yapılmasından ve bu cezaların sıkça uygulanmasından yana olmamış, bilakis olayın şâhitleri tarafından gizli kapalı tutulmasını teşvik etmiştir. Nitekim iman, adâlet, erkeklik ve hürriyet gibi vasıfları tutan dört şâhidin, zina suçunun işlendiğini birlikte ve açıkça görmeleri gibi, bir arada bulunması hemen hemen imkânsız olan birçok ağır şartın öne sürülmesi de bunun göstergesidir.
16 İçiniz(deki kadın ve erkeklerin evlilik geçirmemişlerin)den o iki kişi ki, o (zina suçu)nu işlemişler dir; artık (kınama ve ayıplama suretiyle) onlara eziyet edin! Ama eğer o ikisi (bu günahtan) tevbe ederler ve (kötü durumları için bir) düzeltmede bulunurlarsa, işte o zaman onlar(ı ayıplamak)dan yüz çevirin. Şüphesiz ki Allâh (tevbe edenlerin tevbesini) dâima (çokça kabul eden bir) Tevvâb ve (tevbekârları çok esirgeyen bir) Rahîm olmuştur.
Müfessirlerin beyanı üzere; burada zina edenlere yapılması emredilen eziyet: “Allah’tan korkmadınız mı? Hiç mi utanmadınız?” gibi sözlerle yapılacak bir kınama ve ayıplamadır ki; dille yapılacak tekdîrin, akıllı bir insan hakkında dayaktan daha müessir olacağı âşikârdır. Ancak şu bilinmelidir ki; bu âyet-i kerîme sıralamada sonra ise de, iniş bakımından hapis emrinden önce dir. Buna göre zinanın cezası olarak; önce eziyet sonra hapis âyeti inmiş, daha sonra Nûr Sûresi`nin ayetiyle bu hükümler kaldırılıp yüz sopa cezası getirilmiştir. En sonunda Mâ’iz hadisiyle bu hüküm özelleştirilip, evlilik geçirmiş olanlar hakkında yüz sopa cezası kaldırılarak ceza recme dönüşmüştür. Evlilik geçirmemiş olanlar hakkındaysa yüz sopa hükmü kalmıştır. “Bir önceki âyet kadın kadına, bu ise erkek erkeğe fuhuş yapanlar hakkındadır!” diyenlere göre ise, burada nesh yoktur. Bu mana ya göre; İmam-ı A’zam `ın: “Livatada had cezası yoktur, ancak ta’zîr (; hâkimin takdir edeceği, kınama, dayak veya hapis cezalarından biri) vardır!” şeklindeki fetvâsı da açık bir delile dayanmış olmaktadır. (Nesefî)
17 Allâh’ın (kabûlünü) üstlendiği tevbe, ancak o kişiler için (geçerli)dir ki; kötü bir şeyi bilgisizce işlerler de, sonra (ölüm öncesine kadar) yakın (sa yılacak olan geniş) zamandan birinde tevbe ederler. İşte onlar ki, Allâh onların tevbelerini kabul etmektedir. Allâh dâima (kullarının pişmanlıklarını çok iyi bilen bir) Alîm ve (tövbekârlara azap etmeyen bir) Hakîm olmuştur.
18 O (makbul) tevbe, onlardan birine ölüm gel diğinde: “Gerçekten ben şimdi tevbe ettim!” diyene kadar sürekli kö tü şeyler yapmakta olan kimseler için (geçerli) değildir, kendileri kâfirler ola rak ölen kimselerin (âhiretteki tevbeleri) de (kabule şâyân) değildir. İşte onlar ki; Biz kendileri için çok acı verici büyük bir azap hazırlamışızdır.
19 Ey iman etmiş olan kimseler! (Yakın vârislerinizin ölümüyle sahipsiz kalan) kadınları zorla miras olarak almanız sizin için helâl olmaz! Kendilerine (ihtiyacınız olmadığı halde, mallarına rağbetinizden do layı onları boşamayıp da, mehir olarak) vermiş oldu ğunuz şeyin bir kısmını (ele geçirip) gideresiniz diye onları(n başkalarıyla evlenmesini) engellemeyin. An cak (eziyet, aşırı geçimsizlik ve namussuzluk gibi) apa çık çirkin bir şey yapmış olmaları müstesna! (Bu du rumda onlardan boşama bedeli isteme hakkınız vardır.) Kendileriyle iyi bilinen bir yolla geçinin (; onlara karşı insaflı davranmayı ve güzel konuşmayı terk etme yin)! Eğer onlardan hoşlanmazsanız (yine de sabre din), (zira) umulur ki siz bir şeyi hoş karşılamazsı nız, ama Allâh onda pek çok hayır takdir etmiştir.
(88) Kırık Manalı NİSA SÛRESİ 15-19 | Kuranı Anlıyorum
Теги
Kırık manalı mealİsmail Yaşar Hocakırık meal derslerikırık manameal dersleridördüncü cüz mealkuranı anlamakkuranı anlama dersleriali imran suresi anlamınisa suresi ne anlatıyornisa suresi reklamsıznisa suresi tefsirinisa suresi türkçe mealinisa suresi ve tefsirikırık manalı suresinisa suresi kırık mealnisa tefsirikelime manalı nisa suresikırık mealarapça derslerikelime manaismail yaşarkuran dersleri