Satın Al: [ Ссылка ]
iTunes: [ Ссылка ]
Spotify: [ Ссылка ]
Deezer: [ Ссылка ]
▷Burçlara göre müzik ile tedavi: [ Ссылка ]
▷Vakitlere göre müzik ile tedavi: [ Ссылка ]
▷Ten rengine, milliyete ve mesleklere göre müzik ile tedavi: [ Ссылка ]
#zihinberraklığı #sazsemaisi #musictheraphy #sifanagme4 #sifalimüzikler #ahmethakkiturabi
#hastalıklaragöremüzikiletedavi #müzikiletedavi #mehmetağa #selmek #peşrev #bağırsak #korku
#büzürg
Selmek Saz Semaisi- Büzürg (Kulunç, Bağırsak Ağrıları, Zihin Berraklığı ve Korkuları Engeller.)
Mehmet Ağa
Şifânağme 4 (Hastalıklara göre tedavi)
Müzikle Tedâvi
Konfüçyüz “fazîlet, insan yaratılışının temelidir; mûsikî ise fazîletin süsüdür” der. Gerçekten insan bağırıyorsa düşünmüyordur, müzik yapıyorsa düşünüyor demektir. İnsanoğlunun, sesin varlığını ve canlılar üzerindeki tesirini fark etmesiyle başlayan müzikle tedâvi süreci, insanlık tarihi boyunca sihir, inanç, tıp olgularıyla içiçe gelişmiş; bazen dînî merâsimlerde, bazen tıbbî kurumlarda bazen de özel seanslarda kendini göstermiştir. Günümüzde aktüel bir konu olan müzikle tedâvi, ruhsal ve bedensel rahatsızlıkları iyileştirmek için insanoğlu tarafından kullanılan tedâvi yöntemlerinden birisi, belki de en eskisidir. Medeniyet tarihimizde sadece bu tedavinin yapıldığı şifâhâneler imar edilmiştir. Amasya Bîmârhânesi (1308), İslâm Medeniyeti’nde müzikle tedâvinin yapıldığı şifâhânelerden Anadolu’daki ilk ve en önemli örneğidir.
İmam Gazzâlî, “udun ve evtârının (teller), baharın ve ezhârının (çiçekler) tesir eylemediği kişinin mîzâcı (tabîatı) o kadar fâsiddir ki (bozuk) onun ilâcı yoktur” diyerek ileri derecede yapısal bozukluk içerisinde olduğunu anlatmış; Kınalızade Ali Efendi de bu türlü insanları “cemâd-ı mutlak” (ruhsuz bir varlık) olarak tavsîf etmiştir. Mûsikîyi bu şekilde telâkki eden Osmanlı Devleti zamanında müzikle tedâvi konusunda büyük gelişmeler yaşanmış ve bunların bir sonucu olarak, tarihimizde müzikle tedâvi konusunda ilk defa Hekimbaşı Gevrekzâde Hâfız Hasan Efendi (17271801) er-Risâletü’l-mûsikiyye mine’d-devâi’r-rûhâniyye (Ahmet Hakkı Turabi, Rağbet Yayınları, İstanbul 2006) adlı müstakil bir eser kaleme almıştır.
• Makam ve Ten İlişkisi
Risâle’nin 70a70b varaklarında Gevrekzâde, bir müzisyenin, makamları ve bunlardan insanların şekil ve tiplerine (hilye ve şemâil) hangilerinin uygun olduğunu bilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu anlamda müellif dört tane ten rengi saymış ve bu tenlerden olan insanların mizaçlarının uyum sağladığı makamları şu şekilde sıralamıştır:
1. Esmer tenlilerin tabiatları genellikle hâr (sıcak, sıcaklık) ve yâbis (kuru, kuruluk) olması sebebiyle bunlar için uygun makam “ırâk” makamı ve bu makama tâbî olan makamlardır.
2. Buğday tenlilerin tabiatları hâr ve ratb (nemli, rutûbet) olması sebebiyle bunlar için uygun olan makam “ısfahân” makamı ve bu makama tâbî olan makamlardır.
3. Sarışınların tabiatları genellikle bârid (soğuk, soğukluk) ve yâbis olması sebebiyle bunlar için uygun makam “râst” makamı ve bu makama tâbî olan makamlardır.
4. Beyaz tenlilerin tabiatları genellikle bârid ve ratb olması sebebiyle bunlar için uygun makam “kûçek” makamı ve bu makama tâbî olan makamlardır.
Gevrekzâde’nin yaptığı bu sınıflama, aynı şekilde Kırşehirli ve Seydî’de de yer almaktadır.
• Makam ve Milliyet İlişkisi
Risâle’nin 70b varağında Gevrekzâde makamların milliyetlerle de ilişkisi olduğundan bahsetmiş; bunları bilmenin bir çok faydası olacağını ve müzisyenler için zorunlu olduğunu ifade etmiştir. Bu anlamda üç tane millet saymıştır:
1. Araplar için daha çok “hüseynî” makamı ve buna tâbî olan makamlardan mûsikî icra etmenin daha uygun olacağı belirtilmiştir.
2. Acemler’in (İranlılar) huzurunda en münâsip makamın “ırâk” makamı ve tâbîleri olduğundan bahsedilmiştir.
3. Türkler için “uşşak” makamı ve tâbîleri.
4. Rûm ve Frenkler’in (batılı) bulunduğu toplulukta icrâ edilecek müziğin makamının “bûselik” makamı ve tâbîleri olmasının daha hoş olacağı anlatılmıştır.
Gevrekzâde’nin yalnızca milliyet açısından yaptığı bu tasnifin şehirleri de kapsayan daha teferruatlı şeklini Hızır b. Abdullah zikretmektedir. Fârâbî de Kitâbü’l-mûsîka’l-kebîr’de her milletin iklim, toprak, yeyip-içtikleri şeylerden dolayı tabiatlarının ve müzik zevklerinin farklı olacağından bahsetmektedir.
• Makam ve Meslek İlişkisi
Gevrekzâde, Risâle’nin 71a varağında makamların meslek gruplarıyla olan münâsebetine değinmiş; yine bunlardan dört sınıf sayarak hangi makamları dinlemelerinin uygun olacağını şu şekilde sınıflamıştır:
1. Âlimlerin meclisinde “râst” makamı ve ondan türemiş olan makamlar.
2. Devlet adamlarının bulunduğu mecliste “ısfahân” makamı ve benzerleri.
3. Sûfîlerin huzurunda “rehâvî” makamı ve benzerleri.
4. Dervişlerin meclisinde ise “hicaz” makamı ve benzerleri.
Sanat Yönetmeni: Ahmet Hakkı Turabi
Ещё видео!