Abdullah Cahit Berkay… Yani hepimizin bildiği adıyla, sadece Cahit Berkay… O doğduğunda takvim yaprakları 3 Ağustos 1946’yı gösteriyordu…
Terzi Rıfat Bey ile Terzi Hacer Hanım’ın oğlu olarak, sabaha karşı Isparta’da gözlerini açtı dünyaya.
Kendisinden 9 yaş büyük bir ablası olan Cahit Berkay, çok haylaz bir çocuktu. Ünlü sanatçı bir röportajında o yılları şöyle anlatıyor;
“Annem babam kadın terzileri oldukları için, Isparta’nın eşrafından sayılırlardı. Terzi Rıfat ve Terzi Hacer’i o kuşak çok iyi bilir. Ben de Terzi Rıfat’ın oğluydum ya, bu yüzden süksem vardı. Nasıl haylazım, nasıl yaramazım. Benden dokuz yaş büyük bir ablam var, kulakları çınlasın, benden çok çekti. (Gülüyor) Annemle babam oğlan çocuğu olsun diye bayağı uğraşmışlar, annem 7-8 sene de düşük yapmış, ben de çok cılız doğmuşum zaten. Beni yaşatmak için bayağı bir uğraşmışlar, üstüme çok düşmüşler, dolayısıyla ben acayip şımarık büyümüşüm”
Anne ve babası tüccar terzi olduğu için belli aralıklarla İstanbul’a gidip alışveriş yaparlardı. Her döndüklerinde de Cahit’e çeşitli hediyeler getirirlerdi. Küçük Cahit, ilkokuldayken kendisine gelen mandolin ve armonikayı çalarak müziğe başladı. Radyo dinlemeyi çok severdi. Özellikle Pazar günleri TRT’nin Yurttan Sesler programını hiç kaçırmazdı. Bu program ile Türkülere olan ilgisi arttı.
Cahit Berkay’ın şımarıklığı ve haylazlığı başına kötü işler de açtı. Henüz 6 yaşındayken merakından dolayı duvara dayalı bir motosikleti kurcalıyordu. Fakat motosiklet bir anda üzerine devrildi. Anne ve babasının İstanbul’dan getirdiği trampet sayesinde hayatı kurtuldu. Yaşadığı bu korkunç kaza nedeniyle sağ kalçası kırıldı ve 6 ay alçıda kaldı. Cahit Berkay olayı Birgün’nde Özlem Özdemir’e şöyle anlatıyor;
“Bir gün boynumda asılı, kaldırıma motosiklet park etmişler, ben motoru kurcalarken motor devrildi ve didonu trampetin üstüne geldi, trampet ezildi ama beni kurtardı. 6 yaşında filandım, kalçam kırıldı, aylarca hastanede yattım”
Cahit Berkay’ın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le uzaktan akrabalığı var. Ancak ünlü sanatçı, bu durumdan dolayı pek memnun olmadığını bir röportajında şöyle dile getirmişti;
‘‘Demirel'le çok uzaktan maalesef bir akrabalığım var. Ben kendilerini bugüne kadar hiç görmedim, bunun için de çok memnunum. Süleyman Demirel'e karşı çok kesin tavrım var. Türkiye'nin bugün yaşadığı olumsuz şeylerin alayının altında onun ıskalamasının imzası var. Ülkeye yol, baraj yaptın diye insanlar hep seni alkışlamak zorunda mı? İşin bu, elbette yapacaksın.’’
1959’da Berkay ailesi, Isparta’daki evlerini satıp İstanbul’a yerleştiler. Cahit ise, Kabataş Erkek Lisesi’ne kayıt oldu.
Lise yıllarına kadar ailesi, mahalleden arkadaşları ona Abdullah, Apo ya da Apoş diye seslenirdi. Fakat bir gün tarih hocası ona “Üç isim fazla birini çıkartıyorum, bundan sonra sen Cahit Berkay’sın” dedi.
Cahit Berkay, ilk yıl annesinin rahatsızlığı nedeniyle sınıfta kaldığı için, liseyi 5 yılda bitirebildi.
1960-1965 yılları arasında amatör olarak müzikle ilgilendi. Siyah İnciler grubunu kurdu.
1965'te Selçuk Alagöz orkestrasında profesyonel müzik dünyasına adım attı. Selçuk Alagöz ile 1966'da Altın Mikrofon'a katıldı ve 3. oldu. 1967'de ise Rana Alagöz'ün arkasında çalıp, 1967 Altın Mikrofon'da bir kez daha üçüncü oldu.
Ailesi üniversite diploması alması şartıyla müzikle ilgilenmesine izin verdi. Asıl hedefi mimarlık olan Cahit Berkay’ın puanı doktorluğa da yetiyordu, ancak o iktisat bölümünü tercih etti.
#CahitBerkay #CahitBerkayKimdir #CahitBerkayHayatı
Ещё видео!