Kaçış Rampası'nın yeni bölümü yayında.
Eskilerden bize kadar aktarılmış şöyle bir öğüt var: Sırtını devlete daya, memur ol da rahat et. Sigortan da yatar bak.
Bu ülkede memurluk resmen kutsal sayılıyor. Aileler çocuklarını memur olabilmesi için hiç desteklemedikleri kadar destekliyorlar. Çocukluktan itibaren sıradan biri olmasını telkin ediyorlar.
‘’Sırtını devlete daya’’ cümlesindeki devlet kelimesinin yerine dünyalık başka bir şey getirdiğinizde bu lafın ne kadar çirkin olduğu ortaya çıkıyor. Sizi bilmem ama bu anlayış beni inanılmaz rahatsız ediyor. Bir milletin hayali kaytarmaya yönelik olursa biz hangi ilerlemeden bahsedebiliriz. Hemen bir düzeltme yapalım, işini hakkıyla yapan memur kardeşlerimiz alınmasın. Ama yapmayanlar köküne kadar alınabilir, problem yok. Onlar devletin kapısındaki hilebaz dilencilerdir. Hepimiz biliyoruz ki bu ülkede gerçekten hiç ama hiç iş yapmadan maaş alan memurlar var, hatta bununla gurur duyarlar. Ayıp, değil mi? Değil kardeşim.
Ayıp demişken şu laf kulağımda çınladı:
‘’Yalnız saat 5’e 10 var.’’
Bir memur sloganı. Mesai saatini 3-5 dk aşma ihtimalinin büyük endişesi. Kendini tamamlayamamış o insanın eline bir kez düşüyorsun belki ama o da bu büyük fırsatı ömürlük unutamayacağın şekilde senin üzerinde uyguluyor, canına okuyor. Mesai saatinden çalıyor. Ayıp değil mi? Değil kardeşim, ayıp değil. Çalmak haramdır.
İnsan geçimini sanatla, zanaatle, ticaretle ve bunu yapanlara hizmetle kazanır. Memuriyet bunların hiçbirinin altında değil. Bir insanın memuriyeti tercih etmesi için dürüstlükle hizmet aşkı taşıması gerekir. Yoksa vaziyet malumunuz.
25 yaşında birinin memur olduğunu düşünelim. Bu ne demek? Ölene kadar alacağı maaşı o yaşında garanti etti, hatta ölünce ailesine kalacak olan ikramiyeyi bile hesaplayabiliyor demek. Büyük bir ahlaki mevzu olmadıkça ortalama hayatını sıfır riskle sürdürecek demek. Peki hayatından risk kavramı kalkmış bir insanın üretmesi, ekstra gayret göstermesi beklenir mi? Beklenmez.
Memur olma hayalini gerçekleştiren insanın sonraki hedefi ne peki? Emekli olmak. 30 yaşındaki adam emeklilik yaşı yükseldi diye bakıyorsun hiç bağırmadığı kadar bağırıp sokaklara dökülüyor. Haktan hukuktan filan bahsetmiyorum, geç onu. Ben bir insanın kendine yaptığı zulümden bahsediyorum. Nereden biliyorsun emekli olana kadar yaşayacağını hem?
Memuriyetin insan fıtratına ne kadar zıt olduğunu anlatabildik mi? İnsan hayatından riski kaldırırsanız kendini geliştirmesi için hiçbir sebebi olmaz. Memuriyet insanı tembelliğe sürükler. Memur bir milletten üretim çıkmaz. Risk almayı bilmeyen toplumdan o muhteşem fikir çıkmaz. Bizde hayaller Ayvalık’taki yazlıkta torunlarıyla maaile tatil yaparken bir gece yatağında tatlıca ölüvermek üzerine kurulu, fiş çekilmesi gibi. Sanki Azrail ‘’Ne tatlı uyuyor, dur hissettirmeden alayım ruhunu’’ diye gelecek. Kendimize gelelim ömür dediğimiz şey bu kadar kıymetsiz değil.
Pekçoğumuzun ebeveyni memurdu, benim de öyle. Ama artık çocuklarınıza bu korkak tavsiyeyi vermeyi lütfen bırakın. Kolayı seçip devlete ya da herhangi bir kuruma sırtınızı lütfen artık dayamayın. Denize atlayın, korkmayın, boğulursanız memur olursunuz ama yüzebilirseniz cümle alemler size memur olur.
Çok sevdiğim ünlü reklamcı Bill Bernbach’ın şöyle bir sözü var:
‘’Şu yaratıcı kıvılcım var ya, işte odur kıskandığım ve ajansım adına kaybetmekten korktuğum. Ben akademisyenler istemiyorum, bilim adamları istemiyorum. Doğru şeyleri yapan insanlar istemiyorum. Ben ilham veren şeyler yapan insanlar istiyorum.’’
İlham veren insanlar olabilmek için haydi bu videodan sonra hayatımızda radikal kararlar alalım ve üretmek için gayret edelim. Hayallerimizi kendimiz üzerine değil, başka insanların refahı üzerine kuralım. Ve yeni bir tazelenme sürecine girelim.
Bunu düşünmeniz için 21 gün süreniz var. O sürede ben de bir reklam arası vereyim.
Hepiniz bu aleme hoş geldiniz.
İyi seyirler.
Bütün videolar ► [ Ссылка ]
Facebook ► [ Ссылка ]
Twitter ► [ Ссылка ]
Instagram ► [ Ссылка ]
Ещё видео!