Sonuç:
1. Hadis kitabeti ve tedvin işi Resulullah(s.a.v.) zamanından beri kesintisiz bir akışla devam edegelmiş ve bu faaliyetler zinciri K.Sitte musannifleri zamanında zirveye çıkmıştır..Hadisler ilk devirlerden beri hem sözlü hem de yazılı aktarımla bir sonraki neslin hafızasına ve kitabet ile ellerine teslim edilmiştir..Hadis ilminden hiç bir nasibi olmayanların zannettiği gibi K.Sitte musannifleri hadislerin tümünü şifahen değil hem sözlü hem de yazılı kaynaklardan almışlardır. Fuad Sezgin'in Buhari'nin kaynakları adlı kitabı ve kendisinden alıntı yaptığımız Ebu Davud'un Sünen'i kitapları iyi incelenirse hadis rivayetinde yazılı kaynakların öneminin ve ağırlığının net bir şekilde belgelenmiş olduğu görülecektir..Hadis rivayeti deyince akla ilk olarak sözel bir rivayet usulünün gelmesi doğaldır ama buradan tüm hadis külliyatına ve hadis tedvin işine kaynaklık eden rivayetlerin sadece sözel verilere indirgenmesi sonucunun çıkarılması yanlış olur. Bilgisizliğin tavan yaptığı iddiaya göre hadisler 7-8 zincirli bir rivayet silsilesiyle nihayet 3. Hicri asırda yani Hz. Muhammed'den (s.a.v.) neredeyse 250 yıl sonra K. Sitte müellifleri eliyle yazıya geçirilinceye kadar kulaktan kulağa söylene söylene gelmiştir. Bunun ne büyük bir yanlış olduğunu anlamak isteyen için yukarıdaki istatistiki veriler yeterlidir.
2. Hadislerin 3. asırda yazıldığı tam bir uydurmacadır.Yukarıda da gösterildiği gibi örneğin Ebu Davud'un kaynaklarına baktığımızda onun Hemmam'dan 13 tane rivayet aldığı ve Hemmam'ın Ebu Hüreyre'nin talebesi olduğu düşünülürse K.Sitte Musanniflerinin yazılı kaynaklara dayanan rivayetlerin teselsülen ilk kaynaklara kadar dayandırılabileceği ortadadır. Aynı şekilde H.154 yılında vefat eden Mamer b. Raşid'de örnek verilebilir..Hem yukarıda örnek verilen eserler sadece günümüze kadar gelenlerden seçilmiştir..Bunun haricinde günümüze kadar ulaşmayan daha nice kaynaklar vardır ki Ebu Davud'un Sünen'ine ve diğer K.Sitte eserlerine ilk kaynaklık yapmıştır..
3. Hadislerin 3. Hicri asırda yazıldığını iddia edenlerin gerçeği görmek istemeyen kör gözlerine İmam Malik'in Muvatta'sını takdim ederiz..Eğer tek mesele ilk kaynaktan uzaklık ise buyrun size İmam Malik'in Muvatta'sı..İmam Malik Hicri 179 yılında vefat etmiştir. Muvatta, Ebu Ca'fer el-Mansûr'un teklifiyle telifine başlanıp 159'da (776) tamamlanmıştır.
Muvatta'i 11 Yılda Yazdı:
Muvatta'in yazılması için şartlar uygundu.. Mâlik'in hazır olduğu bu sırada halifenin isteği de buna uygun düştü. Malik buna olumlu bir cevap olarak yazmaya başladı. Fakat Ebu Cafer hayatta iken kitabın tamamlanması mukadder değilmiş. Muvatta'in yazılması Hicri 159
yılında tamamlandı, yani Mansur'un ölümünden sonra tamam oldu. Bazıları son günlerinde, derler. Ömer b. Abdulaziz'in isteği üzerine Hadisleri toplayan Ebu Bekir b. Hazm'da bu işi onun ölümünden sonra yapmıştı.İmam Malik, onu yazmak, düzeltmek için uzun zaman sarf etti. Nihayet tamamlayıp halka sundu. Ebu Cafer onu yazmasını 148 Hicri yılında istemişti.[Bak, İbni Abdülber, Intikâ ve Hamişi, S. 40.] Halka arz edip sunulması 159 yılında oldu. İstek ile neşir arasında 11 yıl kadar bir vakit var ki, bu süre Malik onun cem'ile incelemesiyle meşgul oldu. Denildiğine göre o, ölümüne kadar hep onu tetkik ve tenkıh etmeye devam etti. Onu her eline aldığında, önce koyduğu bir şey hazf ederdi. (3) İmam Malik Hicri 93 te doğdu 10 küsur yaşında yani Hicri 105 civarında ilmi faaliyetlere başladı. 21 yaşında yani Hicri 113 civarında fetva ve ders vermeye başladı.
4. Şimdi hesap edelim: Sahabenin en büyük ve en alimlerinden olan İbni Abbas (r.a.) , Hicri 68 yılında, Hz. Aişe de 66'da vefat etmiştir.İbni Abbas vefat ettikten sadece 25 yıl sonra İmam Malik doğmuştur..Sahabi kuşağıyla K.Sitte musannifleri arasına utanmadan 200-300 yıl sokmaya çalışanlara biraz insaf biraz da matematik tavsiye ederiz. Vesselam.
Ещё видео!