Instagram: cengizacar1980
Twitter: cengizacar1980
web: www.boredomstudies.com
Neden kişisel gelişim kitaplarını daha çok kadınlar satın alıyor, okuyor ve bu tür kitaplara ilgi duymaya devam ediyor. Kadınlar neden ilişkilerinde duygusal yatırımlarının karşılığını alamadıklarını düşünüyor. Farkındalık akımının etkisiyle, terapiste gitmek, kendi kendine yardım edecek araçlara ulaşmak veya atölye faaliyetlerine katılmak konusunda kadınlar neden erkeklerden daha istekli.
Whitfield’e göre, “Herhangi bir şeyi mutlaklaştırdığımızda, onu verimsiz bir şekilde kullanırız ve ona bağımlı olma riskiyle karşı karşıya kalırız”.
Sosyolog Leslie J. Irvine’ye göre karşılıklı bağımlılık, başkalarının kadınlara yüklediği ve kadınların da kendilerine yüklemeyi öğrendikleri özverili olma beklentilerine direnme stratejisi olarak hizmet eder. Irvine ayrıca, kadınların anlamlı yakın ilişkiler aradıklarını ve ilişki becerilerine dayalı olarak kendilerini tanımlamaya yatkın oldukları için karşılıklı bağımlılığa ihtiyaç duyduğunu savunur.
Bazı uzmanlar kadınların karşılıklı bağımlılığa karşı özel bir eğilimi olduğunu öne sürüyor. Kadınların sıklıkla yanlış türden erkekleri partner olarak seçtiklerini iddia ediyorlar. Bu formülasyonda kadınlar, “düzeltilmesi” gereken sorunları olan erkeklerle ilişki kuruyor. Bu erkekler genel olarak duygusal açıdan müsait olmayan kişilerdir ve bu kadınlar üzerinde inanılmaz bir çekicilik yaratır. Bu kadınlar, ilişkileri etrafında ahlaki bir kariyer inşa etme sürecine girerler: tüm düşünceleri ve eylemleri, partnerlerini onlara istedikleri sevgiyi verebilecek türden erkeklere dönüştürmeye odaklanır.
İlişkilerinde sorun yaşadığını düşünen insanlar genellikle iki tür çözüm yolunu takip eder. Ya kendi kendine yardım sunan kitaplardan yararlanır ya da bir danışman veya uzmanın sunduğu özel tedaviye güvenir.
Farkındalık ideolojisini popüler hale getiren benlik imajı bugün hala hakimiyetini koruyor. Bu formülasyonda, “her insanın içinde, ortaya çıkmayı bekleyen, ancak engellemeler ve normlar tarafından kısıtlanan “gerçek” bir benlik bulunur. Kişi, derinlemesine düşünme yoluyla kendi gerçek içsel benliğiyle “temas kurabilir” ve onu geliştirebilir. Bir kişinin duygularını ne ölçüde özgürce ifade edebildiği, kendini gerçekleştirmenin bir ölçüsü olarak hizmet eder. Benliğin yeni retoriğinde duygular önemli bir rol oynar. İlişkiyle ilgili tavsiyeler, kendini keşfetme ve sevginin bütünleşmesini yansıtmaya ve yönlendirmeye başlar.
Bu da iki ortağın yeterli düzeyde olmayan ilişkileri bırakacak kaynaklara sahip olduğu ön varsayımına dayanan bir süreci içerir. Edwin Schur işaret ettiği gibi, kendini gerçekleştirme programlarının çoğu, “bir ilişkinin aha geniş bir sosyal bağlamdan veya anlamdan soyutlanarak var olabileceğini miyop bir şekilde varsayar”.
Hochschild’a göre, kadınlar uzun süredir ayrımcılık nedeniyle kendilerinden mahrum bırakılan şeylere erişebilmek için duygularını kullanmak zorunda kalıyor. “başka kaynaklardan yoksun olan kadınların, duygudan bir kaynak yaratıp, yoksun oldukları daha fazla maddi kaynağın karşılığında bunu erkeklere hediye olarak sunduklarına “işaret ediyor”.
Ekonomide meydana gelen değişimler, öncelikle mesleki rollerde ve daha sonra cinsiyet ilişkilerini değiştiriyor gibi görünüyor.
Kadınların duygularındaki ilk kırılma, endüstri devrimi, aile içindeki güç dengelerini değiştirmesiyle ortaya çıktı. Fabrikalarda tekstil, giysi ve gıda üretilmeye başlanması, kadınların evden gelir etme imkanlarını kaybetmesine yol açtı. Hiçbir “saygın” evli kadın ücretli işgücüne giremezdi; evlilik yasakları onların çalışmasını engellediği gibi bekar kadınlar evlendiklerinde işten çıkartılıyordu. Aile ekonomisi erkeklerin kazandığı ücrete bağımlı kaldığı için sanayi öncesi ev ekonomisi yok oldu.
Cinsiyet rolleri ev ve işyerinin ayrı alanları etrafında kutuplaştı, yavaş yavaş, ev ve aile ile ilgili işler, kadınların yaşamının birincil ve uygun odak noktası haline geldi ve popüler bir “evcilik kültü” doğdu.
Kadınların erkeklere ekonomik bağımlılığı artıkça erkeklere karşı duygusal yükümlülükleri de arttı. Duygularını kaynak olarak kullanan kadınlar, Hochschild’in duygu çalışması olarak adlandırdığı, yani “uygun duyguyu üreten dış görünüşü sürdürmek için kişinin duyguyu tetiklemesini veya bastırmasını gerektiren çalışma” yoluyla eve kalbini vermekten sorumlu hale geldiler.
Bu sorumlulukların çeşitli sonuçları oldu. Birincisi, kadınlar duygusal yabancılaşma yaşamak zorunda kaldı; “iyi” kadın sevgi dolu ve nazik olduğundan, uygun kadın davranışını arzulayan kadınlar, duygularının dağıtımına çok az sınır koyabiliyorlardı.
İkincisi, kadınların ev içi sorumlulukları da önemli miktarlarda zaman feda edilmesini gerektiriyordu. Gündemi saatten ziyade insan ihtiyacı belirlediği için ev işi oldukça görev odaklıydı.
Kaynak: [ Ссылка ]
Kaynak: [ Ссылка ]
Ещё видео!