1857 yılında Diyarbakır’da doğan Ali Emîrî, esnaflıkta pek başarı elde edemeyerek hayatının otuz yılını devlet memurluğunda geçirmiş; daha sonra II. Meşrutiyet’in ilanından sonra emekli olarak 1924 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Diyarbakır’da başlayan macerası Harput, Sivas, Selanik, Leskovik, Kırşehir, Trablusşam, Elazığ, Erzurum, Yanya, İşkodra gibi Osmanlı vilayetlerinde şekillendi. Ali Emîrî Efendi, bu yıllarda tecrübesini, görgüsünü, bilgisini arttırdı. Şiirler yazdı, yayıncılık yaptı. Gittiği her yerden kitaplar devşirdi. Osmanlı’nın çöküşüne denk gelen irfan sahibi bir kimsenin verdiği mücadeleyi verdi. Çağına bir divan şairi gözüyle baktı, izlenimlerini bizlere aktaran eserler kaleme aldı.
Onun "kitap" redifli gazeli Klasik Edebiyat'ta
Hem enîsim hem celîsim hem karînimdir kitâb
Yâr-ı cânımdır habîb-i nâzenînimdir kitâb
Gül-sitânımdır gül-i n’eşküftedir ma‘nâları
Bir meserret-gâh-ı vicdân-ı hazînimdir kitâb
Sırr-ı kevneyne birer âyînedir her safhası
Hâsılı sermâye-i dünyâ ve dînimdir kitâb
(Her sayfası, iki dünyanın sırrına birer aynadır. Özetle; kitap dünya ve dinimin sermayesidir.)
Ещё видео!