Bütün dünya korona virüs ile yatıp kalkarken, bir ülke var ki, tamamen farklı bir durumda ve psikolojide.
Burası İsveç.
Bu ülke, pandemi başladığından beri ne sokağa çıkma yasağı ilan etti ne okulları kapadı ne maske zorunluluğu getirdi. Hiçbir şey yapmadı. Sadece “hijyene dikkat edin, elinizi yıkayın, biraz mesafeli durun” dediler o kadar.
Peki sonuç nasıl mı oldu?
Bir gazeteci olarak bunu gidip yerinde incelemeyi çok isterdim. Ama bir Euro 9 Türk Lirası’na yaklaşmışken, emekli bir gazeteci olarak gidip bunu inceleme olanağım pek yok. Ama benim yerime bunu İngiliz Daily Mail Gazetesi muhabiri Dominic Sandbrook yaptı. İngiliz meslektaşım, İsveç’e gitti, izlenimlerini gazetesinde uzun bir haberle kaleme aldı. Ben de onun notlarını sizin için Türkçe’ye çevirdim. İsteyen İngilizcesine de bakabilir tabii ki. Dominic doğal olarak ülkesi İngiltere ile İsveç’i karşılaştırmış, onun İngiltere dediği yerleri siz Türkiye diye okuyabilirsiniz.
İşte Dominic’in kaleminden İsveç’in korona ile mücadelesi:
“Korona virus nedeniyle İngiltere ekonomisi 2020’nin ilk üç ayında yüzde 20 küçüldü. Bu ABD ve Almanya gibi diğer sanayi ülkelerine göre çok daha kötü bir düşüş oldu. Uzmanların çoğu, İngiltere Merkez Bankası'nın işsizliğin yıl sonuna kadar 2,5 milyonu bulacağını öngördüğünü hatırlatıyor, dolayısıyla en kötüsünün henüz gelmediğine inanıyor. Ve belki bu bile çok iyimser olabilir.
Korkunç tahminlere, ekonominin yine çalışır duruma gelmesine olan ihtiyaca, ölüm oranlarındaki düşüşe ve hastaneye yatanların sayısındaki azalmalara rağmen, İngiltere'nin bazı bölgeleri hala olumsuz bir felçle boğuşuyor.
Şehir merkezleri terk edilmiş halde, banliyö trenleri boş ve sadece çok az sayıda personel ile çalışan ofisler açık. Sonuç olarak, sayısız dükkan, bar, restoran ve kafe yeniden açılma zahmetine girmedi ve belki de bir daha hiç açılmayacak.
İngiltere’de tüm bunlar yaşanırken, iki hafta önce, 3 Ağustos’ta, İsveç'in başkenti Stockholm'e giden uçağa ailemle bindim ve orayı görmeye gittim. Çünkü bizim ülkelerde bu olumsuzluklar yaşanırken, İsveç yöneticileri ilk günden beri dükkanları, ofisleri baştan sona açık tutmuş, çocukların okula gitmesi konusunda ısrar etmiş ve hala maskeyi zorunlu hale getirmemişti.
Yine de endişeliydim. Çünkü bazıları, özellikle sol çevrelerde, İsveç'e distopik bir afet bölgesi olduğu algısı vardı, sanki sokaklar gömülmemiş cesetlerle doluymuş gibi bu ülkeye saldırıyorlardı.
İsveç’in korona virüs stratejisinin mimarı Anders Tegnell adında yumuşak huylu bir devlet epidemiyoloğu, Avrupa'nın en tartışmalı adamlarından biri haline gelmişti.
Başından beri, zorunlu sokağa çıkmanın zaman kaybı olduğunda ısrar eden Tegnell, İsveç'in bir pandemi için köklü bir planı olduğunu ve buna bağlı kalacağını söylemişti.
İnsanlar duyarlı olmalı, ellerini yıkamalı, toplu taşıma araçlarından uzak durmalı ve güvenli bir mesafede durmalı, ama hepsi bu kadar.
Çocuklar virüsten musdarip görünmüyor veya çok fazla yaymıyor. İngiltere'de Covid'den yalnızca bir sağlıklı çocuğun öldüğü biliniyor ve dünya çapında bir çocuğun virüsü bir öğretmene verdiğine dair kaydedilen tek bir vaka yok.
Kimin en büyük risk altında olduğunu biliyoruz: çok yaşlılar, çok şişman olanlar, Karayipler ve Asya kökenli insanlar veya diyabet ve akciğer hastalığı gibi altta yatan sorunları olanlar. Ayrıca sağlık ekibimiz hastalığı tedavi etmede ve yönetmede çok daha iyi hale geldi.
Çok uzun zamandır paranoya tarafından yönetiliyoruz. Ancak ekonomik mantık ve saf sağduyu, bir dakika daha böyle kalmamamız gerektiğini söylüyor. Şimdi öncelik, işletmenin motorlarını yeniden başlatmak ve ekonomiyi yeniden inşa etmek olmalı. Hayat her zaman bir risk unsuru içerir ve mantıklı olduğumuz sürece normale dönmemiz ve kendimizi ulusal korkumuzdan kurtarmamız gerekir.
Gerçek şu ki, çoğumuz için son birkaç ay gerçeklikten uzun bir tatil oldu. Ama yaz neredeyse bitmek üzere ve ekonomi yaşam desteğinde. İşe dönme vaktimiz geldi.” #İsveç #Koronavirüs #İngiltere
Ещё видео!