Arkadaşlar Selamünaleyküm! Bu videomda, aklımıza geldiği an zevklerimizi kursağımızda bırakan ve uykularımızı kaçıran ölümün merhalelerinden bahsedeceğim. İnsanın canı, bedeninden ayrılırken nelerle karşılaşacak, nasıl bir acı duyacak ve kendisine neler gösterileceği hususundaki bilgileri ayet ve hadisler ışığında sizlere anlatmaya çalışacağım.
Ölüm, dünya hayatının sonu, sonsuz bir hayatın ise başlangıcıdır. Kur’an-ı Kerim’de ölümün Allah’ın takdiri ile meydana geldiğini, ölümün son olmadığını bilakis yeni bir hayatın başlangıcı olduğunu bildiren birçok ayet-i kerime vardır. Hepimizin bildiği gibi ölüm, ruhun cesetten ayrılışıdır ki, ölümün de sarhoşluğu ve aşamaları vardır.
İnsanlar ölürken yanında bulunan kimseleri güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamazlar. Bunun sebebi, ölüm anındaki insanın aklî kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin kat’iyyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin, o durumdaki insana açılması ve gözlerden perdelerin kalkması ile ilgilidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılamayan yüz ifadeleri ve bazı sözler de bu derûnî hal ile ilgilidir. Yani onun görüp, yanındakilerin göremedikleri şeylerle ilgilidir.
Bir hadis-i şerifte ölümün şiddeti, yünün içinden çekilen dikene benzetilerek, dikenin yünden bir şeyler kopardığı gibi, ölümün de mutlaka acılarının olacağına işaret edilmiştir. Bu konuda Şeddâd b. Evs şöyle der:
“Eğer ölülerden biri kalkıp da dünyadakilere ölümü haber verseydi, dünyadan faydalanamaz ve hiç bir şeyden lezzet alamazlardı.”
Ölümün şiddetini şöyle bir kıyasla anlatmak daha iyidir: Bizim bir yerimize bir diken batınca yahut bir uzvumuz kesilince duyduğumuz acı, o anda oradan canın çekilmesi sebebiyledir. Bunu, bütün uzuvlardan canın çekilmesi anındaki duruma kıyaslarsak ölüm acısının ne kadar şiddetli olacağı daha iyi anlaşılır. Ruh vücudumuzu tedricî olarak terk eder; önce ayaklardan yukarı doğru çekilir, ayaklar soğumağa başlar. Daha sonra ise bacaklar ve daha yukarı kısımlardan çekilir ve gırtlağa gelince artık insanın dünya ile ilgisi kesilir. Dünyayı göremez ve öteki âleme yönelmiş olur.
Ruhun çekilmesi sırasında ölüm meleği de görülür. Bu melek, ölenin itikat ve amellerine göre değişik surette gelir. Yani insanın fıtratı nasıl ise Azrail (as) ona o şekilde gözükecektir. Allah-u Tealaya itaat edenler Azrail (a.s)'ı en güzel surette görürler.
Amel defterlerinin kapatıldığı son anda, ölenin amelini yazan iki melek de ona görünürler. Ölen iyi kimse ise melekler ona: "Allah-u Teala seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bizi salih ameller yazmakla meşgul ve mutlu ettin." derler. Kötü kimseye ise, melekler son derece korkunç bir surette görünerek: "Allah seni şerle cezalandırsın. Sen bizi kötü şeyler ve günahlar yazmakla meşgul ve mutsuz ettin." derler.
Kur'an-ı Kerim'de kâfirlerin ölüm anı şöyle anlatılmaktadır: "Ya Muhammed! Meleklerin, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve: 'Tadın cehennem azabını!' diyerek, canlarını alırken o kâfirleri gözlerinle bir görseydin."(Enfal, 8/50)
Ölüm anında imansızlar çok şiddetli azap ve korku içinde olacak. Ölüm meleği çıkardığı ruhu, yanında cehennemden getirdikleri bir ateş parçasıyla bekleyen azap meleklerine teslim edecek. O esnada kâfirin ruhundan çıkan pis koku her tarafa yayılacak.
Tâbiinin meşhur fakihlerinden olan Ebu Cafer, ölümü anında insana iyi ve kötü amellerinin gösterileceğini ve o esnada insanın, iyiliklere yönelip kötülüklerden göz yumacağını söylemiştir. Kıyâme Sûresi'ndeki: "O gün insana işlediği ve işlemediği bütün amelleri kendisine haber verilir." (Kıyame 13) âyetinin tefsirinde Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Ölümü anında o kişinin hafaza melekleri iner ve ona hayır ve şer, bütün yaptıkları gösterilir. Bir iyilik görünce sevinerek bakar, ondan gözünü ayırmaz ve yüzü parlar. Bir kötülük görünce de gözünü indirir, bakmak istemez ve yüzünü ekşitir. " Suyûtî, Şerhüs-Sudûr, v. 33 a,Nr.7253
İşte bütün bunlar, ölüm anında iyilerden olan mü'minlerin melekler tarafından rahmet ve müjdeyle karşılanacaklarının delilidir.
Artık o andan itibaren tevbe kapısı kapanır, ne dönüş imkânı ve ne de kaçacak yer de yoktur. Kişi Rabbiyle baş başadır. Dünyadaki makamı ve mevkisi, statüsü hiçbir anlam ifade etmez. Ameli neyse, ona göre karşılık görür.
Arkadaşlar işte asilerin karşılaşacağı ve itaat edenlerin kurtuldukları zorluklar bunlardır. Mü’min-i kamiller, ölürken kendisini selam ile karşılayan rahmet meleklerini, cennetteki makamını, içindeki nimetleri ve sarayları gördüğü zaman kalbi onlarla meşgul olacak ve ölüm acısı duymayacaktır.
Rabbim bizlere iman üzere hayırlı ömürler ve kolay ölümler nasip eylesin. Amin
Ещё видео!